spor bakanı

Kullanım örnekleri

spor bakanı
minister for sport
icon arrow

minister

Phonetic: "/ˈmɪnɪstə/"

Part Of Speech: noun


Definition: A person who is trained to preach, to perform religious ceremonies, and to afford pastoral care at a Protestant church.

Example: The minister said a prayer on behalf of the entire congregation.


Definition: A politician who heads a ministry (national or regional government department for public service).

Example: He was newly appointed to be Minister of the Interior.


Definition: At a diplomacy, the rank of diplomat directly below ambassador.


Definition: A servant; a subordinate; an officer or assistant of inferior rank; hence, an agent, an instrument.

icon arrow

minister

Phonetic: "/ˈmɪnɪstə/"

Part Of Speech: verb


Definition: To attend to (the needs of); to tend; to take care (of); to give aid; to give service.


Definition: To function as a clergyman or as the officiant in church worship


Definition: To afford, to give, to supply.

icon arrow

sport

Phonetic: "/spɔːt/"

Part Of Speech: noun


Definition: Any activity that uses physical exertion or skills competitively under a set of rules that is not based on aesthetics.


Definition: Something done for fun, regardless of its design or intended purpose.

Example: Joe was banned from getting legal help. He seemed to view lawsuits as a sport.


Definition: A person who exhibits either good or bad sportsmanship.

Example: Jen may have won, but she was sure a poor sport; she laughed at the loser.


Definition: Somebody who behaves or reacts in an admirably good-natured manner, e.g. to being teased or to losing a game; a good sport.

Example: You're such a sport! You never get upset when we tease you.


Definition: That which diverts, and makes mirth; pastime; amusement.


Definition: Mockery, making fun; derision.


Definition: A toy; a plaything; an object of mockery.


Definition: Gaming for money as in racing, hunting, fishing.


Definition: A plant or an animal, or part of a plant or animal, which has some peculiarity not usually seen in the species; an abnormal variety or growth. The term encompasses both mutants and organisms with non-genetic developmental abnormalities such as birth defects.


Definition: A sportsman; a gambler.


Definition: One who consorts with disreputable people, including prostitutes.


Definition: An amorous dalliance.

Example: Charlie and Lisa enjoyed a bit of sport after their hike.


Definition: (usually singular) A friend or acquaintance (chiefly used when speaking to the friend in question)


Definition: Play; idle jingle.

icon arrow

sport

Phonetic: "/spɔːt/"

Part Of Speech: verb


Definition: To amuse oneself, to play.

Example: children sporting on the green


Definition: To mock or tease, treat lightly, toy with.

Example: Jen sports with Bill's emotions.


Definition: To display; to have as a notable feature.

Example: Jen's sporting a new pair of shoes;  he was sporting a new wound from the combat


Definition: To divert; to amuse; to make merry.


Definition: To represent by any kind of play.


Definition: To practise the diversions of the field or the turf; to be given to betting, as upon races.


Definition: To assume suddenly a new and different character from the rest of the plant or from the type of the species; said of a bud, shoot, plant, or animal.


Definition: To close (a door).

Ücretsiz İngilizce-Türkçe Çevirmen

Tek bir tıklamayla kelimeleri çevirin! Türkçe'den İngilizce'ye çevirmenimiz iki yönlü bir çeviri programıdır, anlamların ikamesi için kapsamlı bir sözlük içerir, kelime öbeklerinin ve ifadelerin kullanım örneklerini ve bunların fonetik bileşenlerini gösterir. Tercümanımız, çeviri alanındaki bilgi tabanını sürekli olarak güncelleyen ve son kullanıcı için tamamen anonim ve ücretsiz olarak korurken hizmet kalitesini koruyan profesyonel bir dilbilimci ekibi tarafından oluşturulmuştur. Çevirileriniz sadece size ait!

Yukarıdaki giriş alanını kullanarak İngilizce-Türkçe sözlükte bir Türkçe terim arayın. İngilizce veya Türkçe arama yapabilirsiniz. İngilizce veya Türkçe aradığınız cümlenin çok fazla çevirisi varsa filtreleme seçeneklerini kullanarak sonuçları sınırlandırabilirsiniz. İngilizce-Türkçe sözlükte harfe göre ara. İngilizce-Türkçe sözlük, alfabeyi manuel olarak görüntüleme olanağı sağlar. Belirli kelimelerin çevirilerine bakmak ve bir cümle bağlamında ne anlama geldiklerini görmek için aşağıdaki bağlantıları da kullanabilirsiniz.Türkçe - İngilizce çevirmenimiz birçok dilbilimci ve geliştiricinin ürünüdür. Herhangi bir cümleyi, kelimeyi veya metnin tamamını hızlı ve tamamen ücretsiz çevirin! Çevirmenimiz 800'den fazla farklı dili anlamaktadır. Program medyadan büyük miktarda bilgi kullanır, bu nedenle tüm dünya haberlerini kapsar.Kaynak metinler, AI tabanlı yazım denetleyici tarafından otomatik olarak düzeltilerek daha iyi bir çeviri elde edilir. Tıp, kesin bilimler, hukuk vb. gibi çeşitli alanlarda metinlerinin içeriğini ve dil özelliklerini koruyarak belgeleri anında çevirin.